...On Yıl
Geçti...
Yaklaşık olarak 35 yıldır sanatla
doğrudan ilgili olan Çiler Belen’in özel tarihi içinde, bu
serginin ayrıcalıklı bir yeri oduğundan haberdarım;
çünkü ilk sergisini on yıl önce
burada, Galer Oda’da açmıştık. 1976’da bitirdiği
İDGSA’den (MSÜ) sonraki yaşamının yeni bir evresine geçtiği bir
zamandı; kaçınılmaz olarak sanat serüveninin ondan öncesini
etraflıca anlatıp, neye doğru yöneldiğini açıklamak istiyordu.
Mezun olduğu ‘tekstil’,
yıllardır ve severek hizmet verdiği sektör olarak sürüp giderken
-farklı ama tekstil formasyonundan da büsbütün
uzaklaşamayacağının bilinciyle- kendi kanatlarıyla uçmak
istemiş. Geldiği noktada
geçmişin, kültürel birikimimizin kıymetli olduğu farkındalığıyla,
doğduğu, büyüdüğü Eskişehir’in evlerini irdeliyordu; mimari doku
araştırmalarıyla olduğu kadar, pencere detaylarıyla da. Resim
bilincini tekstil bilgisiyle yoğurduğu, sanatsal uygulamalarla
hayata geçirdiği yapıtlarını, artık sergilemek amacındaydı.
Sergiledik. Tarih:
02 Mayıs 1995.
Bu gün,
10 Mayıs 2005.
Sanırım bir
galeri için, sanatçısının 10. sergileme yılına ev sahipliği
yapabilmesi mutluluğu, ilk sergilere kapısını açmasıyla olduğu
kadar, o sanatçıların tutarlı bir çalışma içinde olmasına da
sıkı sıkıya bağlıdır.
Çok çalıştı Çiler, yılmadı,
yorulmadı; arkasındaki iki erkek de onunla beraberdi bu
yolculukta: Eşi ve oğlu; bir de arkadaşları.
Yaptıkları, zaman içinde elbette
değişti. Konuları, malzemesi bu on yıl içinde giderek
resme yaklaşıp, tekstilden
uzaklaştı. Tümüyle kopması, başkalaşması olanaksız
kuşkusuz. Zaten bunu istediğini sanmıyorum; tekstil onun ilk göz
ağrısı.
Son dönemde, yağlı boyayı kağıt ya
da tual üzerine uygulayarak ele aldığı özel konuları,
yerleştirmede özgünlüğü arayarak sunup, modern konseptlerle
izleyicisine ulaşmak, sevdiği bir tarz oldu.
Bu kez de insanlık kültür tarihinin
başlarında yer alan ‘Taş Devri’ne adını veren, yani uzun bir
yoldan bize ulaşan “taş”,
Çiler’in çok şey yüklü biçimde algıladığı bir tema olarak
karşımızda. Sanatçımız bu sert konuyla o denli
uğraştı ki, artık korkarım
“taş Çiler’in yapıtlarında ağır olacak”.
Fatma Ekeman
|