DEVAM EDEN SERGİMİZ                              Ana Sayfa                                       GELECEK SERGİMİZ

- GEÇMİŞ SERGİLERİMİZ -

-2005-

 

ÇİLER BELEN

"TEKTAŞ"

10-28 Mayıs 2005

 

...On Yıl Geçti...

Yaklaşık olarak 35 yıldır sanatla doğrudan ilgili olan Çiler Belen’in özel tarihi içinde, bu serginin ayrıcalıklı bir yeri oduğundan haberdarım; çünkü ilk sergisini on yıl önce burada, Galer Oda’da açmıştık. 1976’da bitirdiği İDGSA’den (MSÜ) sonraki yaşamının yeni bir evresine geçtiği bir zamandı; kaçınılmaz olarak sanat serüveninin ondan öncesini etraflıca anlatıp, neye doğru yöneldiğini açıklamak istiyordu. Mezun olduğu ‘tekstil’, yıllardır ve severek hizmet verdiği sektör olarak sürüp giderken -farklı ama tekstil formasyonundan da büsbütün uzaklaşamayacağının bilinciyle-  kendi kanatlarıyla uçmak istemiş. Geldiği noktada geçmişin, kültürel birikimimizin kıymetli olduğu farkındalığıyla, doğduğu, büyüdüğü Eskişehir’in evlerini irdeliyordu; mimari doku araştırmalarıyla olduğu kadar, pencere detaylarıyla da. Resim bilincini tekstil bilgisiyle yoğurduğu, sanatsal uygulamalarla hayata geçirdiği yapıtlarını, artık sergilemek amacındaydı.

Sergiledik. Tarih: 02 Mayıs 1995.

Bu gün, 10 Mayıs 2005.

Sanırım bir galeri için, sanatçısının 10. sergileme yılına ev sahipliği yapabilmesi mutluluğu, ilk sergilere kapısını açmasıyla olduğu kadar, o sanatçıların tutarlı bir çalışma içinde olmasına da sıkı sıkıya bağlıdır.

Çok çalıştı Çiler, yılmadı, yorulmadı; arkasındaki iki erkek de onunla beraberdi bu yolculukta: Eşi ve oğlu; bir de arkadaşları.

Yaptıkları, zaman içinde elbette değişti. Konuları, malzemesi bu on yıl içinde giderek resme yaklaşıp, tekstilden uzaklaştı. Tümüyle kopması, başkalaşması olanaksız kuşkusuz. Zaten bunu istediğini sanmıyorum; tekstil onun ilk göz ağrısı.

Son dönemde, yağlı boyayı kağıt ya da tual üzerine uygulayarak ele aldığı özel konuları, yerleştirmede özgünlüğü arayarak sunup, modern konseptlerle izleyicisine ulaşmak, sevdiği bir tarz oldu.

Bu kez de insanlık kültür tarihinin başlarında yer alan ‘Taş Devri’ne adını veren, yani uzun bir yoldan bize ulaşan “taş”, Çiler’in çok şey yüklü biçimde algıladığı bir tema olarak karşımızda. Sanatçımız bu sert konuyla o denli uğraştı ki, artık korkarım “taş Çiler’in yapıtlarında ağır olacak”.

Fatma Ekeman